Ne gariptir değil mi, %99'u müslüman diye övündüğümüz güzel vatanımızın tarihte maruz kaldığı dinsizlik akımlarını satırlardan okumak, evet acı ama acı olduğu kadar da gerçek bir durumdur bu, elinden dini alınmaya çalışılan bir neslin devridir o devirler, bazıları her şeye rağmen savaşıp dinlerini vicdanlarında korurken, bazıları ise devrimin şekillendirdiği, kalıplaşmış insan türü olmaya mutlak bir zorlama ile girmiştir. 1931 yılı aslında Tarih'te Devrim yıllarının başlangıcıdır, 1931 yılı ile Türk Ocakları'na bağlı Türk Tarihi Tehkik Cemiyeti kurulmuş ve bu cemiyet Devrimin gözünden bir tarih yorumlaması oluşturmak için kolları sıvamıştır, sakın sözlerimden sadece İnkilap Tarihi yorumlaması anlaşılmasın "Türk Tarihi, İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi, İnkılap Tarihi" bu dönemde yeniden yorumlanarak okullara aktarılmıştır, çünkü devrim yeni nesiller yetiştirmeliydi, kurulan ülkeye ve yapılan devrimlere yakışır "Aydınlık" nesiller, öyle bir nesil olmalıydı ki bu Kazım Karabekir'in söylemi ile "la dini, la ahlaki" yani dinden ve ahlakdan uzak bir nesil ve bunun içinde öncelikle ders kitapları değişmeliydi, ne de olsa ağaç yaşken eğilirdi ve yaş ağaçta okullarda bulunurdu.

Kazım (Karabekir) Paşa Milli Mücadele tarihimizin önderlerinden olmasına rağmen, Cumhuriyet Tarihimizden adı silinmeye çalışılan önemli şahsiyetlerinden biri, peki ama Kazım (Karabekir) Paşa neden tarih sahnesinden silinmeye çalışılıyor? Birinci Dünya Savaşı'nın son ve Kurtuluş Savaşı'nın ise ilk savaşlarından birini vererek Ermenileri Sevr Anlaşmasında istediği haklardan vazgeçirmiş müstesna komutanlardan biri olan  cesur ve bir o kadar da akıllı olan bu komutanı neden silmeye çalışan bir tarih anlayışı ile karşı karşıyayız?

Resmi tarihimiz hayaller üzerine kurulmuş ve sırf bir yerleri cilalamak ve karşı tarafı da yerin dibine sokmak adına elinden gelen tüm çirkefliği yapan gayri nizami bir sistemdir.Bu zamana kadar ilkokul çağlarımızdan bugünlerimize kadar öğrendiğimiz tüm tarih derslerinde Atatürk Samsun'a İngilizlerden ve İstanbul Hükümetinden habersiz, köhne ve pusulası kırık bir vapurla (Bandırma) ile çıktı diye saçma sapan doğruluğu olmayan cümlelerle kandırıldık.İlkokul çağındaki bir çocuğun bu anlatılanları sorgulamaması gayet normal fakat ya biz? Büyükler neden uyur, neden okumaz ? Neden araştırmaz ? İşin en komik yanıysa Atatürk'ü savunmak adına bu yalanların karşında doğrular ile dimdik durunca "Atatürk Düşmanı" damgasını yiyecek olmanız.Böyle insanlara İlber Ortaylı'nın tabiriyle "Cahil" demek gayet tabi ! Çünkü Atatürk bile Nutuk'ta bu durumu daha farklı anlatır, bizim Kemalist geçinenlerimiz ise bir Nutuk'u okumaktan, okusa dahi anlamaktan aciz oldukları için Atatürk'ü, Atatürk'ün söylemlerine karşı söylemlerle savunmaya çalışırlar, İşte Türkiye Gerçekleri !

Başlık gayet ilginç değil mi ? "Mustafa Kemal Atatürk Diye Biri Hiç Olmadı !" ama korkmayın, o asıl Mustafa Kemal'in Trablusgarp'ta öldüğü saçmalıklarına benzer bir yazı değil bu. Burada anlatılmak istenenlerde aslında bambaşka.
Şimdi bazı çevreler başlığı okuyup yazıyı okumadan şahsıma saldırıya geçebilir, ya da bu niye bunlara takılıyorsun da diyebilir, onlara bir açıklama ve bir de önerim var, önerim şudur ki ; yargısız infaz yapmak yerine yazıyı okursanız ne demek istediğimi anlarsınız ve birde açıklama yapayım ; Gazi Mustafa Kemal tabiki her yönüyle bizi ilgilendirir.