Gelelim konumuza Atatürk Samsun'a İngilizlerden ve İstanbul Hükümetinden kaçarak mı gitti? Kemal Atatürk Nutuk'unda bu durumu "Beni İstanbul'dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla geniş yetkilerle Anadolu'ya gönderdiler" der.Canım biraz mantık yahu, diyelim ki İstanbul Hükümetinden kaçarak Samsun'a çıktı, yetkileri nasıl edindi? Canı sıkıldı da kendini 9.(15 Haziran 1919'dan sonra 3.) Ordu Müfettişi mi ilan etti, çocuğa sorsanız o bile durumu düşünür, siz neden uyuyuyorsunuz! Aşağıda Nutuk'tan alınan bölümü okuduğumuzda Mustafa Kemal Paşa durumu resmi Tarihin tersine anlatır ;
"Benim yetkim, bu iki kolorduyu doğrudan doğruya buyruğum ve komutam altında bulundurmaktan daha genişti. Müfettişlik bölgeme yakın birliklere de bildirim yapabilecektim. Bu arada bölgemde bulunan ve bölgeme yakın olan valiliklere de bildirimde bulunabilecektim.Kaynak ; Mustafa Kemal - Nutuk (Sayfa : 24 - 25)
Bu yetkiye göre, Ankara’da bulunan Yirminci Kolordu ve bunun bağlı olduğu müfettişlik ile Diyarbakır’daki Kolordu ile hemen bütün Anadolu’da sivil örgütlerin yöneticileriyle yazışabilecek ve ilişkiler kurabilecektim.
Bu geniş yetkiyi, beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak amacıyla Anadolu’ya gönderenlerin bana nasıl verdiklerine şaşabilirsiniz. Hemen söylemeliyim ki bana bu yetkiyi, onlar bilerek ve anlayarak vermediler. Her ne olursa olsun, benim İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe, “Samsun ve yöresindeki güvensizliği yerinde görüp önlemek için Samsun’a değin gitmek” idi. Ben, bu işin başarılmasının makam ve yetki verilmesine bağlı olduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir sakınca görmediler. O günlerde Genelkurmayda bulunan ve benim amacımı bir dereceye kadar sezinleyen kişilerle görüştüm. Müfettişlik görevini buldular ve yetkiyle ilgili yönergeyi de ben kendim yazdırdım. Dahası, Harbiye Nazırı olan Şakir Paşa bu yönergeyi okuduktan sonra, imzalamaktan çekinmiş, anlaşılır anlaşılmaz bir biçimde mührünü basmıştır"
Bir başka garip noktaya ise yine Nutuk'tan bir bölüm ile cevap vereceğiz.Eğer İngilizler resmi tarihin söylediği gibi Mustafa Kemal Paşa'yı tutuklayacak olsalardı Mustafa Kemal Paşa İngilizlerin tek işgali ettiği Karadeniz Limanı olan Samsun'a çıkmak yerine başka bir yere çıkması gerekmez miydi? Aşağıdaki satırlarda Mustafa Kemal Paşa Samsun'da İngiliz Birlikleri olduğunu Nutuk'ta anlatmaktadır.Buyrun ;
"İtilâf Devletleri, ateşkes antlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar.Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana ili Fransızlar ; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya’da İtalyan askeri birlikleri, Merzifon ve Samsun'da Ingiliz askerleri bulunuyor.Her tarafta yabancı devletlerin subay ve memurları ile özel ajanları faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başiangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, İhtilâl Devletleri’nin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmir’e çıkartılıyor."Kaynak ; Mustafa Kemal - Nutuk (Sayfa : 19)
Mustafa Kemal Paşa'nın söylediklerini destekleyecek bir bölümü de yine devrim yazarlarından olan Falif Rıfkı Atay'ın Mustafa Kemal Paşa'nın biyografisini yazdığı Çankaya adlı kitabından aşağıya aktarıyorum.Buyrun ;
"Mustafa Kemal, 22 Mayıs’ta Samsun’daki İngilizlerle konuştuktan sonra İstanbul’a bir rapor gönderir. Bu raporda Samsun ve çevresi Kumları hırslarından vazgeçmedikçe yatışma olamayacağım, Türklüğün yabancı mandasına katlanamayacağını, milli hareketlere hak vermek gerektiğini bildirir.Oysa görevi başkaldıran Türkleri ezmek ve susturmaktı."
Kaynak ; Falih Rıfkı Atay - Çankaya (Sayfa : 221)
Çankaya kitabından aktardığımız bölümde gördüğünüz gibi Mustafa Kemal Paşa 22 Mayıs'ta Samsun'da ki İngilizlerle bir görüşme yapıyor ve bunun sonucunda İstanbul'a bilgi vermek amacıyla bir rapor gönderiyor, eğer ki İngilizlerden kaçmış olsaydı Samsun'da İngilizler görüşme yapar mıydı? Buna siz karar verin, yine bu görüşmeyi taksikleyecek bir bölümü de Atatürk hakkında yazılan sayılı kaynak biyografilerden biri olan Andrew Mango'nun "Atatürk - Müdern Türkiye'nin Kurucusu" adlı kitaptan aşağıya aktarıyoruz.Buyrun ;
"21 Mayısta Mustafa Kemal güvenlik durumunu görüşmek üzere, İngiliz güvenlik subayı Yüzbaşı L. H. Hurst ve iki meslektaşıyla buluştu. Ingiliz subaylar açık sözlülükle, Osmanlı Hükümetinin ülkeyi yönetemediğini ve en azından birkaç yıl için yabancıların korumasına ve müdahalesine gerek duyduğunu söylediler. Mustafa Kemal bu görüşe kibar ama kesin bir tavırla karşı çıktı. Samsun bölgesindeki sorunların Yunanlıların siyasi ya da başka bir deyişle, ayrılıkçı hedeflerine son verdikleri anda çözümleneceğini bildirdi. Osmanlı topraklarının hiçbir noktasında Yunanlıların egemenlik hakkı olamazdı. Gerçi “İngiltere gibi en medeni milletlerden mütehassıs zatların müşavir olarak iyi karşılanacağı” doğruydu, ama Türkler asla yabancıların yönetimi altında yaşamaya dayanamazdı. Mustafa Kemal’in bu görüşmeyi sadrazama aktaran raporu her zamanki sadakat ifadelerinin yanı sıra gizli bir bir uyarı taşıyordu: ulus bütünleşmişti ve kendi egemenliği altında yaşamak iştediğinden şu andaki hükümete kesinlikle sadıktı.Böylece Anadolu’ya ayak basmasından üç gün sonra, Mustafa Kemal, Türk ulusal egemenliği ilkesini dile getirdi ve ulus adına konuşma görevini üstlendi."
Kaynak ; Andres Mango - Atatür (Modern Türkiye'nin Kurucusu) (Sayfa : 269)
Görüldüğü gibi Andres Mango'da Falih Rıfkı'nın anlattığı İngilizlerle görüşme meselesini daha da detaylandırarak anlatıyor, fakat bir değişiklik ile Falih Rıfkı görüşmenin 22 Mayıs'ta Andres Mango ise 21 Mayıs'ta yaşandığını söylüyor. Bunun dışında bilinmeyen bir gerçekte 1. Dünya Savaşı'nın ardından 30 Ekim tarihli Mondros Mütarekesine göre boğazlarımız İtilaf Devletleri kontrolü altındaydı ve bu sebeple bozağlardan geçecek en ufak kayık ve sandal dahil aranmakta ve izine tabi olarak geçmekteydi, o tarihlerde boğazlarda kontrol subayı olan İngiliz Yüzbaşı Bennett bu olayı Nezil Uzel'e 1974 yılında yapılan röportajda anlattı, Yüzbaşının olayı anlatmasının ses kayıtlarına internetten ulaşacağınız gibi Nezih Uzel'in - İngiliz İstihbarak Subayı Yüzbaşı Bennett Anlatıyor - Atatürk'e Nasıl Vize Verdiğim adlı kitabında da bulabilirsiniz.Yüzbaşı Bennett aynı zamanda doğu dilleri uzmanı olduğu için Türkçe'si de gayet güzel, ses kayıtlarında da gayet net Türkçesi belli oluyor. 1974 yılında yapılan bu röportaj'da ilgili yeri aşağıya aktarıyorum.Buyrun ;
"-Fakat o zaman, onun, on onbeş gün zarfında onun
-nasıl diyorlar-misyon hey’et toplayacağı, müfettişlik için ve on gün, Mayıs onunda, on ikisinde bizden şey istemişler değil mi? Ruhsatname, permisyon...
-Vize...
- Boğazı geçmek için bir Türk zabit o zaman vize lazım geldi. -Vize talebi olduğu zaman siz onu tanıyordunuz, kim olduğunu?
-Tanıyordum.
-Sultan’a yakınlığını da biliyor muydunuz?
-Biliyordum... Hatta Sultan adamı bir insan, öyle anladık. Padişahın emin olduğu bir adam olduğunu anladık.
-Ayrıca gitmeden önce Padişah Vahdeddin ile görüştüğü söyleniyor...
-Öyle, biliyorum... herhalde oraya gitti, biliyorum. Evet.
-Vahdeddin gönderiyor onu...
-Padişah Vahideddin ona çok güveniyordu.
-Siz onun güvenmesinde şüphelenmediniz mi? Acaba bu adam aldatıyor mu onu falan gibi? -Öyle anlamadım, yok, yalnız hey’et büyük olduğu için, üç dört kişi yerine otuz beş kişi ve büyük zabitan, miralay, mirliva falan.Bunlar Erkanı Harb'tan, en mühimler gidiyordu, yalnız bir müfettişlik için çok gördüm ben.
-Oradan şüphelendiniz...
-Evet, bunun için benim meşguliyetimin fevkinde gördüm bunların hepsine viza vermek, çünkü bana üç dört kişi gidecek, viza vereceksiniz, yani talimat, emir verildi. Otuz beş kişi ve bunlar hep büyük adamlar, yani, levazım falan değildir, mülazım(teğmen) değildir, ben bunun için bütün evrakı, dosyayı aldım. Harbiye Mektebi orada, İngiliz kumandanlığı Şişli’de değil mi?
-Şişlide...
-Evet, oraya gittim, dedim ki: şöyle şöyle...Üç dört kişi yerine otuz beş kişi gitmek ister, vizayı verebilir miyim? Onlar telefon ettiler ve cevap geldi ki: Padişah buna itimat eder, siz veriniz...
-Kime telefon ettiler?
-Biz evvela İngiliz Baş Komiserliğine, o zaman Rumbolt Komiserdi, sefir yoktu. Onlar bize cevap verdiler: Mustafa Kemal gitsin ve ne ki lazımsa yapsın. Ben derhal gittim, viza’yı verdim. Viza’ları imza ettim ve teslim ettim. Ben anladım ki, orada bir heyecan var, anladım ki yani bir şey var, fakat ben hiçbir şey söylemedim. Ben şimdi rahat. Mesuliyet bana ait değildi. Fakat ben biraz, bizimkilerin anlamadığı bir şey vardı, hissettim, çünkü ben bunlan tanımaya başladım ve gördüm ki en ileri gelen, en zeki zabitanı seçmiş idi. Bu yalnız bir müfettişlik için, fakat tabii kimse o zaman buradaki Milliyetçiler bir tanzimat, bir ordu olabileceğine hiç kimse inanmazdı. Hiç kimse... Yalnız bir isyan hali, yani bir ordu olacaktır."
Kaynak ; Nezil Uzel - İngiliz İstihbarak Subayı Yüzbaşı Bennett Anlatıyor (Atatürk'e Nasıl Vize Verdiğim) (Sayfa : 128 - 129)
Falih Rıfkı Atay Çankaya kitabında Vahdettin ve Mustafa Kemal'in 16 Mayıs 1919 tarihli son görüşmlerini aşağıdaki gibi anlatmaktadır.Buyrun ;
"Paşa paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (elini demin bahsettiğim kitabın üstüne bastı ve ilâve etti tarihe geçmiştir.' O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım. Dikkatle ve sükûnla dinliyordum: 'Bunları unutun,' dedi, 'asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa paşa, devleti kurtarabilirsin!"
Kaynak ; Falih Rıfkı Atay - Çankaya (Sayfa : 217)
Yukarıda yazılan kaynaklaran ve daha buna benzer bir çok kaynakta da yer alan bilgiler açık ve net.Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs'ta Samsun'a İngilizlerden ve İstanbul Hükümetinden kaçarak değil onların izniyle gitmiştir.Falif Rıfkı Atay'ın aktardığı devleti kurtarabilirsin konuşması Kılıç Ali'nin anıları gibi çeşitli bir çok tarih kitabına da girmiş ünlü bir konuşmadır aslında, tabi Vahdettin Devleti kurtarabilirsin derken neyi kasdettiği vicdanlara kalmış ama bu başka bir yazımızın konusu olacak.Tarihe körü körüne inanmayın, sorgulayın ve sağlıcakla kalın...