Breaking News
Loading...
29 Ocak 2015 Perşembe

Ward Pice Mustafa Kemal'le Ne Konuştu ?

Mustafa Kemal 14 Kasım 1918 günü, İngilizlerin Daily Mail Gazetesi’nin muhabiri G. Ward Price'la Pera Palas Otelinde görüştüler.Peki ama bu görüşmede neler konuşuldu ? Bu görüşmenin Mustafa Kemal'in kurguladığı Kurtuluş Mücadelesinde ne gibi bir yeri vardı? Mustafa Kemal bu görüşmeden bir gün önce 13 Kasım
1918'de Adana'dan İstanbul'a gelmişti ve bu gün kara gün olan İngiliz savaş gemılerinin boğazı kuşattıvı ve namlularını Osmanlı İstanbul'una çevirdiği kara gündü ve Mustafa Kemal boğazdaki bu donanmaları gördüğünde yanındaki arkadaşına "geldikleri gibi giderler" demişti ve sonraki gün Mustafa Kemal gelen misafirlerden Ward Price ile görüşme istemişti ama neden ?
Ward Price, Mustafa Kemal’le Pera Palas’ta yaptığı görüşmeyi hatıralarında şöyle aktarıyor:

M. Kemal, yapmak istediği bir teklif için Britanya resmi makamlarıyla nasıl temas edeceğini” bildirmemi rica etti.
Bu harpte yanlış cephede savaştık, dedi, eski dostumuz Britanyalılarla asla kavga etmek istemezdik… Biliyoruz, partiyi kaybettik… Anadolu’nun Müttefik Devletler tarafından işgal edileceğini tamamen biliyordum… Bu topraklar üzerindeki bir Britanya idaresinden o kadar hoşnutsuzluk gösterilmemesi gerektir."
Anadolu’da Ingiliz idaresinden o kadar da rahatsızlık duyulmaması gerektiğini söyledikten sonra M. Kemal, bu topraklar üzerindeki Ingiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir:
Eğer Ingilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim…
(Kaynak : Price’ın Extra-Special Correspondent "Çok Özel Yazışmalar" "Basım 1957, Sayfa 104" )

 Bu olay Lord Kinross - Atatürk Modern Türkiye'nin Kurucusu adlı kitabında şöyle anlatır ;

Üç arkadaş, Şişli'deki evin ilk katındaki büyük odada ülkeyi kurtarmanın bir yolunu bulmak için baş başa verip planlar yapıyorlardı.Aslında amacı hükümeti istifaya zorlamak, yeni bir kabine kurmak ve gerekirse sultanı tahtından indirmek olan bir ihtilal komitesi kurmuşlardı.Ama içlerinden en az biri, Mustafa Kemal'in fazla ileri gittiğini düşünüyor, karşılaşacakları tehlikeden korkuyorlardı.Komite bu yüzden dağıldı.Zaten belki de ihtilal bu iş için çıkar yol değildi.Çünkü böyle bir teşebbüsün İtilaf Devletleri'nce o anda bastırılacağı kesindi.

Mustafa Kemal şimdi de, belki İtilaf Devletleri yoluyla bir iş başarılabilir diye diye düşünmeye başlamıştı.Pera Palas'ın işgal kuvvetlerine ve İtilaf Devletleri Yüksek Komisyonu'na bağlı subaylarla dolu, Şark taklidi mermer salonlarında, üzerinde madalyalar ve hünkar yaveri işareti süslü temiz üniforması ve farklı duruşuyla zaten göze çarpmaktaydı.Anafartalar kahramanı olduğu öğrenilince büsbütün ilgi topladı.Ama o, başlarda uzak durmayı daha uygun bulmuştu.

Ancak şimdi karşı tarafla ilişki kurmanın kendi amaçlarına yarayabileceğini düşünmeye başlıyordu.Ne de olsa, ülkenin kaderini ellerinde tutan onlardı.Fransızlar, İskenderun'a çıkmış, Klikya'ya doğru ilerliyorlardı.Antalya'ya çıkmak üzere olan İtalyanların daha da içeriye sokulmaları mümkündü.İngilizler, Trakya'dan Kafkasya'ya kadar imparatorluğun her yerinde, ordunun terhisini ve silahtan arındırılmasını denetim altında bulundurmak için kontrol subayları yerleştirmişlerdi.İktidarı elinde tutan padişahın, Mustafa Kemal'i kadrosu gitgide daralmakta olan Türk ordusunda önemli bir göreve ataması söz konusu değildi.Oysa, onun yetkisiz olmaktansa herhangi bir yetkili görevde bulunması, isteklerini, yani Lord Curzon'un çekindiği milli ayaklanmayı gerçekleştirebilmesi için şarttı.Acaba, İtilaf Devletleri'nden, hele Osmanlı İmparatorluğu'ndan toprak isteğinde bulunmamış olan İngilizlerden bir mevki koparamaz mıydı? Onlar buradayken elde edilecek bir yetkinin, çekilip gitmelerinden sonra memlekete daha yararlı başka yollarda kullanılabilmesi pekâlâ mümkündü.

Mustafa Kemal, İngilizlerin ağzını dolaylı yoldan aramaya karar verdi ve aracılığa, tanınmış bir gazeteci olan Daily Mail gazetesinin muhabiri G. Ward Price'ı seçti.Pera Palas Oteli'nin müdürüyle haber göndererek gazeticiyi kahve içmeye çağırdı.Ward Price da Genelkurmay'ın istibahrat servisindeki albaya danıştıktan sonra çağrıyı kabul etti.Mustafa Kemal onu üniformasıyla değil de, sırtında jeketay ve başında fesle karşıladı.Ward Price, Mustafa Kemal'i yakışıklı ve erkek tipli buldu.Elini kolunu oynatmadan, sakin ve ölçülü bir sesle konuşuyordu.Yanında arkadaşı Refet Bey vardı.

Mustafa Kemal, gazeteciye, ülkenin savaşa yanlış safta katılmış olduğunu itiraf etti.Türklerin İngilizlerle hiç çatışmamaları gerekirdi.Bunu sırf Enver'in baskısıyla yapmışlardı.Savaşı kaybetmişlerdi.Şimdi bunu çok pahalıya ödeyeceklerdi.Anadolu bölünecekti.Mustafa Kemal, Fransızların ülke içine sokulmalarına karşıydı.Halk, belki de bir İngiliz yönetimini daha az güçlükle hazmedebilirdi.

"Eğer İngilizler Anadolu'da sorumluluğu üzerlerine almak niyetindeyseler tecrübeli valilere ihtiyaçları olacaktır." dedi."Bu sıfatla yardım arz edebileceğim bir makamla temasa geçmek isterdim."

Ward Price, gizli servisteki albaya bu konuşmayı anlattı. Albay bunun üzerinde durmayarak, "Yakında iş isteyen daha bir sürü Türk generali çıakacak." dedi.
(Kaynak : Lord Kinross - Atatürk Modern Türkiye'nin Kurucusu "Sayfa : 179 - 180")

Ward Pice Mustafa Kemal'le Ne Konuştu ?

Mustafa Kemal 14 Kasım 1918 günü, İngilizlerin Daily Mail Gazetesi’nin muhabiri G. Ward Price'la Pera Palas Otelinde görüştüler.Peki ama bu görüşmede neler konuşuldu ? Bu görüşmenin Mustafa Kemal'in kurguladığı Kurtuluş Mücadelesinde ne gibi bir yeri vardı? Mustafa Kemal bu görüşmeden bir gün önce 13 Kasım
1918'de Adana'dan İstanbul'a gelmişti ve bu gün kara gün olan İngiliz savaş gemılerinin boğazı kuşattıvı ve namlularını Osmanlı İstanbul'una çevirdiği kara gündü ve Mustafa Kemal boğazdaki bu donanmaları gördüğünde yanındaki arkadaşına "geldikleri gibi giderler" demişti ve sonraki gün Mustafa Kemal gelen misafirlerden Ward Price ile görüşme istemişti ama neden ?
Ward Price, Mustafa Kemal’le Pera Palas’ta yaptığı görüşmeyi hatıralarında şöyle aktarıyor:

M. Kemal, yapmak istediği bir teklif için Britanya resmi makamlarıyla nasıl temas edeceğini” bildirmemi rica etti.
Bu harpte yanlış cephede savaştık, dedi, eski dostumuz Britanyalılarla asla kavga etmek istemezdik… Biliyoruz, partiyi kaybettik… Anadolu’nun Müttefik Devletler tarafından işgal edileceğini tamamen biliyordum… Bu topraklar üzerindeki bir Britanya idaresinden o kadar hoşnutsuzluk gösterilmemesi gerektir."
Anadolu’da Ingiliz idaresinden o kadar da rahatsızlık duyulmaması gerektiğini söyledikten sonra M. Kemal, bu topraklar üzerindeki Ingiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir:
Eğer Ingilizler Anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa Britanya idaresinde bulunan tecrübeli Türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. Böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim…
(Kaynak : Price’ın Extra-Special Correspondent "Çok Özel Yazışmalar" "Basım 1957, Sayfa 104" )

 Bu olay Lord Kinross - Atatürk Modern Türkiye'nin Kurucusu adlı kitabında şöyle anlatır ;

Üç arkadaş, Şişli'deki evin ilk katındaki büyük odada ülkeyi kurtarmanın bir yolunu bulmak için baş başa verip planlar yapıyorlardı.Aslında amacı hükümeti istifaya zorlamak, yeni bir kabine kurmak ve gerekirse sultanı tahtından indirmek olan bir ihtilal komitesi kurmuşlardı.Ama içlerinden en az biri, Mustafa Kemal'in fazla ileri gittiğini düşünüyor, karşılaşacakları tehlikeden korkuyorlardı.Komite bu yüzden dağıldı.Zaten belki de ihtilal bu iş için çıkar yol değildi.Çünkü böyle bir teşebbüsün İtilaf Devletleri'nce o anda bastırılacağı kesindi.

Mustafa Kemal şimdi de, belki İtilaf Devletleri yoluyla bir iş başarılabilir diye diye düşünmeye başlamıştı.Pera Palas'ın işgal kuvvetlerine ve İtilaf Devletleri Yüksek Komisyonu'na bağlı subaylarla dolu, Şark taklidi mermer salonlarında, üzerinde madalyalar ve hünkar yaveri işareti süslü temiz üniforması ve farklı duruşuyla zaten göze çarpmaktaydı.Anafartalar kahramanı olduğu öğrenilince büsbütün ilgi topladı.Ama o, başlarda uzak durmayı daha uygun bulmuştu.

Ancak şimdi karşı tarafla ilişki kurmanın kendi amaçlarına yarayabileceğini düşünmeye başlıyordu.Ne de olsa, ülkenin kaderini ellerinde tutan onlardı.Fransızlar, İskenderun'a çıkmış, Klikya'ya doğru ilerliyorlardı.Antalya'ya çıkmak üzere olan İtalyanların daha da içeriye sokulmaları mümkündü.İngilizler, Trakya'dan Kafkasya'ya kadar imparatorluğun her yerinde, ordunun terhisini ve silahtan arındırılmasını denetim altında bulundurmak için kontrol subayları yerleştirmişlerdi.İktidarı elinde tutan padişahın, Mustafa Kemal'i kadrosu gitgide daralmakta olan Türk ordusunda önemli bir göreve ataması söz konusu değildi.Oysa, onun yetkisiz olmaktansa herhangi bir yetkili görevde bulunması, isteklerini, yani Lord Curzon'un çekindiği milli ayaklanmayı gerçekleştirebilmesi için şarttı.Acaba, İtilaf Devletleri'nden, hele Osmanlı İmparatorluğu'ndan toprak isteğinde bulunmamış olan İngilizlerden bir mevki koparamaz mıydı? Onlar buradayken elde edilecek bir yetkinin, çekilip gitmelerinden sonra memlekete daha yararlı başka yollarda kullanılabilmesi pekâlâ mümkündü.

Mustafa Kemal, İngilizlerin ağzını dolaylı yoldan aramaya karar verdi ve aracılığa, tanınmış bir gazeteci olan Daily Mail gazetesinin muhabiri G. Ward Price'ı seçti.Pera Palas Oteli'nin müdürüyle haber göndererek gazeticiyi kahve içmeye çağırdı.Ward Price da Genelkurmay'ın istibahrat servisindeki albaya danıştıktan sonra çağrıyı kabul etti.Mustafa Kemal onu üniformasıyla değil de, sırtında jeketay ve başında fesle karşıladı.Ward Price, Mustafa Kemal'i yakışıklı ve erkek tipli buldu.Elini kolunu oynatmadan, sakin ve ölçülü bir sesle konuşuyordu.Yanında arkadaşı Refet Bey vardı.

Mustafa Kemal, gazeteciye, ülkenin savaşa yanlış safta katılmış olduğunu itiraf etti.Türklerin İngilizlerle hiç çatışmamaları gerekirdi.Bunu sırf Enver'in baskısıyla yapmışlardı.Savaşı kaybetmişlerdi.Şimdi bunu çok pahalıya ödeyeceklerdi.Anadolu bölünecekti.Mustafa Kemal, Fransızların ülke içine sokulmalarına karşıydı.Halk, belki de bir İngiliz yönetimini daha az güçlükle hazmedebilirdi.

"Eğer İngilizler Anadolu'da sorumluluğu üzerlerine almak niyetindeyseler tecrübeli valilere ihtiyaçları olacaktır." dedi."Bu sıfatla yardım arz edebileceğim bir makamla temasa geçmek isterdim."

Ward Price, gizli servisteki albaya bu konuşmayı anlattı. Albay bunun üzerinde durmayarak, "Yakında iş isteyen daha bir sürü Türk generali çıakacak." dedi.
(Kaynak : Lord Kinross - Atatürk Modern Türkiye'nin Kurucusu "Sayfa : 179 - 180")
Back To Top